“Ölüm Allah’ın Emri Ayrılık Olmasaydı”

“Tüfeğini depoya koydular, Esvabını başkasına verdiler. Artık ne torbasında ekmek kırıntısı,          Ne matarasında dudaklarının izi; Öyle bir rüzigâr ki, Kendi gitti, İsmi bile kalmadı yadigâr. Yalnız şu beyit kaldı, Kahve ocağında, el yazısiyle:

Spektif Artık Youtube’da

Sinemadan edebiyata, spordan müziğe dek geniş bir yelpazede yazılarımızla sizlere ulaştığımız Spektif artık Youtube’da! Her konudan özenle seçip rafine ettiğimiz Podcast’lerimizi yayınlayacağımız kanalımıza abone olabilirsiniz. Spektif’in ilk podcastinde, sinemanın en önemli organizasyonlarından ‘Oscar Ödül Töreni’ hakkında konuştuk. Ayrıca Fantasy Draft – Oscar adını verdiğimiz oyunumuzla Oscar tarihini kırmızı halıdan basketbol parkesine taşımaya çalıştık. Yayın akışına ulaşmak“Spektif Artık Youtube’da” yazısının devamını oku

Hemşehrim(iz) Anaksimandros!

2018 yılının Şubat ayını nasıl tanımlarsın diye sorsalar, sanırım soy ağacı çılgınlığı ile geçen bir ay oldu derim. Alt-üst soy uygulaması sayesinde binlerce insan 300 yıl önce yaşayan büyük büyük dedelerini, ninelerini buldu. Hiç tanımadığı hemşehrilerini öğrendi. Bu yazı da aslında okuyanlara belki de hiç tanımadığı ya da adını duysa da hakkında pek bir bilgi“Hemşehrim(iz) Anaksimandros!” yazısının devamını oku

Saygıyı Hak Etmek

Ünlü Şanzelize Bulvarına kurulan podyum, arkasına Fransızların büyük Zafer Takı’nı almış görkemli bir tören için hazırdı. Chris Froome, podyuma sarı mayosuyla geldiğinde aklıma da 2016 Tour de France’ının on ikinci etabındaki o koşusu geldi. Froome artık hak ettiği yerdeydi. Tıpkı o günden yaklaşık bir ay sonra başlayan La Vuelta’da da olacağı gibi.

Orta Çağ Karamsarlığında Bir Araf Tasviri: In Bruges

“Belki de cehennem budur, sonsuzluğun geri kalanını Brüj’de geçirmek.” Ray’in ağzından dökülen bu son cümlenin ardından ekran yavaşça kararırken ben, kulağıma yayılan müziğin etkisiyle sonsuzluğun geri kalanını Brüj’de geçirmek fikrine odaklanıyordum. Nitekim bu fikir, rüzgârlı bir Gömeç akşamında başladığım filmi bitirebilmek için beni kilometrelerce ötede bir orta çağ kentinin kırıntıları arasına sürükledi. Çünkü bana kalırsa“Orta Çağ Karamsarlığında Bir Araf Tasviri: In Bruges” yazısının devamını oku

Beşinci Mevsim

                                                                    Ocak 1995 Bugün hava buz gibi, tedavimin on yedinci ayındayım. Bu burada geçen  ‘beşinci mevsim’im. Bir süredir yeniden bir şeyler yazmak için çabalıyordum. Sonunda sana ithafen geride kalan her bir mevsimim için bir öykü yazmaya karar verdim. Sonuç olarak ortaya ‘Dört Mevsim’ adını verdiğim bir hikâye çıktı. Mektuba ek olarak bir“Beşinci Mevsim” yazısının devamını oku

Şimdi Bana Kaybolan Yıllarımı Verseler

Yazının başlığı bir Sezen Aksu şarkısıyla aynı ismi paylaşınca bir çoğunuz bu başlığın altında saf bir romantizmle esneyen yabancı oyuncu kuralının Süper Lig’e yansımasını ya da ligin son yıllarda süreklendiği kaos ortamını anlatmamı bekleyebilirsiniz. Fakat ben tüm bunlardan bağımsız olarak tamamen kişisel bir Formula1 yazısı yazmaya çalışacağım. Burada size Formula1 tarihinden kesitler sunarak kafa karıştırmak“Şimdi Bana Kaybolan Yıllarımı Verseler” yazısının devamını oku

Basketbolun 5N1K’sı II

Alfred Adler’in 1927 yılında yayımlanan “İnsanı Tanıma Sanatı” (Menschenkenntnis) adlı eserinde göze çarpan mottolardan biri “Kendini tanıma, mutluluğun bir yasasıdır” sözleriydi. Mutluluğa giden bu psikolojik yolda, konu tanıma evresi olunca Adler veya tüm dünya gibi biz de aynı soru kalıbını kullanıyoruz. Kim?